Nasip olursa 25 Haziran Pazar günü Milletçe Ramazan Bayramını idrak etmiş olacağız.

Bir aydır Ramazan-ı Şerif’in terbiye ettiği nefsimizin azat edildiği Ramazan Bayramına kavuşmuş olmanın bahtiyarlığını yaşayacağız.

Bir yanda bahtiyarlık, öbür yanda burukluğunu paylaştığımız yurttaşlar. Olur mu?  Olur.   Bayramın kutsiyeti ve özelliği de bu değil mi?

Çünkü;

Bir Bayramdır aileyi kucaklaştıran,

Bir Bayramdır uzaktakileri yaklaştıran,

Bir Bayramdır dostlar tarafından hatırlanan,

Bir Bayramdır güzel günler yaşatan.

Dedikten sonra gelelim neden Bayram:

Değerli Dostlar! Bilindiği üzere bayramlar milli ve dini duygularımızın şekil bulduğu, bir toplumun millet olma şuurunun pekiştirildiği, sevginin, saygının muhabbet ve hürmetimizin yüreğimizdeki kapsama alanını genişlettiği günlerdir, zeminlerdir.

Son yıllarda bayram günlerini tatil yörelerinde geçirmeği yeğleyenler bilmiş olmalıdırlar ki, genç kuşakların ebeveynleriyle olan mesafesini açacak bir ayrıştırmaya sebep olduklarını bilmeli, bayramlarını evlerinde geçirmeyi düşünmelidirler.

“Hatadan dönmek faziletdir”  özlü sözünü de hatırlamalıdırlar.

Bakın bir gayri Müslim yurttaş Hristiyanturk Formu sitesinde; “Sayın Müslüman kardeşlerim seninde Ramazan Bayramın kutlu olsun, diyor. Bayram Müslümanların bayramı ama, Türkiye’de genel bir tatil bayram havası esiyor.

Evet değerli okurlar.

Bayramı, bayramın manevi iklimi havasında kutlamayanların hoşgörü ile karşılanamayacağına vurgu yapan bu haklı görüşü paylaşmamak elbette mümkün değil.

Neşede olduğu gibi, hüznün içinde bir nebzede olsun umut var diyerek Bayramın tüm Ülkemize ve İslam alemine hayır getirmesi dileği ile.